Free songs
Ana Sayfa / Kültür / İslam / “Aziz Milletiniz”i Merak Ediyoruz Efendiler!…

“Aziz Milletiniz”i Merak Ediyoruz Efendiler!…

“Aziz Milletiniz”i Merak Ediyoruz Efendiler!..

-Genel Kullanımda  “Millet” ile Kastedilen: ‘Soy Birliği Bulunan’ İnsan Topluluğudur.-

Dr. Hayati BİCE

“Millet” denen insan topluluğunun –veya herhangi bir insan kümesinin-, etnogenetik oluşumunun teknik yönü, bugün genetik bilimi olarak bilinen ilim dalının konusu olmakla birlikte günümüz Türkçe’sinde “millet”, “milliyet” kelimelerinin kullanımı ile ilgili olarak soybirliği ekseninde önemli bir  anlam kayması yaşandığı da tartışılmaz bir gerçektir. İnsan türünün gene haritası ile ilgili çalışmalarda ülkemizde yaşayan insan topluluklarının genetik  bakımından arz ettiği çeşitlilik ve bunun genetik anlamı popüler yazarların gündemine kadar düşmüştür. [1]

Bugün “millet”, “milliyet”  kelimeleri kullanıldığı zaman ortak kanaat olarak, “soy birliği taşıyan insan topluluğu” anlamı kastedilir.

Türk Dil Kurumu’nun Güncel Türkçe Sözlüğü’nde Millet sözünün anlamları [2] şu şekilde gösterilmiştir:
1. Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus;
2 . Bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes ;
3 . Benzer özellikleri olan topluluk (Halk ağzında) .

(Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde kelimenin verilen ikinci anlamı için Necati Cumalı’dan “Millet tütün paralarını alınca borcunu öder.” Üçüncü anlamı için ise Ahmed Mithat Efendi’den “Şu kadın milletinin kıskançlığının hiç sonu yok.”cümleleri örnek gösterilmektedir. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde millet kelimesine verilen anlamlarda kelime ile “inanç-din” arasında hiçbir imaya dahi işaret edilmemesi ilginçtir.)

Bu kavram kargaşasını gidermenin yolu üzerine imal-i fikredildiğinde “millet” hakkında ortak bir kanaat oluşması için şu kabullerin paylaşılması gerektiğini söylemeliyim:

1. Millet kelimesi Kur’an-ı Hakîm’deki terminolojide “aynı inanca sahib insanlar topluluğu” olarak kullanılmıştır.
2. Millet kelimesi bugünkü Türkçe’de (en azından üç nesildir) “soy-kültür birliği taşıyan insan topluluğu”anlamını içerecek şekilde kullanılmaktadır.
3. Arabça’ya göre yanlış olan bu kullanımın toplumdaki kullanımında uğradığı anlam kaymasını düzeltmeğe çalışmak beyhude bir çaba olacaktır.
4. Baskın ideolojik rejimin (bazılarına göre Kemalist diktatörlük) -kendi tâbirleri ile- “tasallut”undan sakınmak için dahi olsa kendilerine mahsus “iç-daire dili”ni kurgulamak isteyen İslâmcı denebilecek bazı ideolojik-siyasi çevreler, bu anlam kaymasından yararlanma “kurnaz”lığını sergilemişlerdir. Bir anlamda bu kayma benimsenip bu kaygan terminoloji üzerinde en azından son çeyrek asrı kapsayan bir söylem inşa edilmiştir. Çeyrek asırlık bu deneyimi değerlendirirsek bu söylemin “millet-millî / milliyet-milliyetçilik” gibi akraba terimler etrafındaki zihni kargaşanın toplum içinde kökleşmesinden gayrı bir fayda hasıl etmediği bir gerçekliktir.

“Millî Görüş Geleneği”nin ‘Millet’ Kavramını Çarpıtmadaki Vebali

Türk siyasetinin son 50 yılına damgasını vurmuş olan akımlarından İslamcı siyasetin, milletin hangi millet olduğunu es geçerek “millî” tanımını çok sıklıkla kullandığı bilinir. Öyle ki, bu siyaset damarı, kendisinin ideolojik teorisini dahi “millî görüş” olarak adlandırmıştır.  Bugün iktidarda olan AKP kadrolarının da aynı geleneğin takipçileri olması son günlerdeki etnik kökenli tartışmalarda millet/milliyetçilik, kavim/kavmiyetçilik söylemleri dillendirilirken aynı kavram kargaşaşına düşüldüğü gözlenmektedir. Kendi iç dolanımında Türk ile ilgisiz olarak “Kur’an’daki bağlamında inanç birliği olan grup” anlamında kullanılan millet kavramını genellikle “aziz milletimiz” şeklinde kullanan kadroların aslında “din kardeşlerimiz” dediğini maalesef kamuoyunun büyük bir kısmı fark edememektedir; bu büyük çoğunluk -maalesef- Türk milliyetçilerinin çoğunluğunu da kapsamaktadır. Bu kavram kargaşasının içerdiği ikili dil, İslamcı siyaset aktörlerinin işine geldiği için, on yıllardır tepe tepe kullanılmaktan çekinilmemektedir; bu gidişle de daha uzun süre kullanımda tutulacaktır.

Türk Milliyetçilerinin ‘Millet’ Tanımına Etnogenez Yönüyle Yaklaşımı

Tarihin hiçbir döneminde Türk Milliyetçilerinin, Türk milletini bir kromozom birlikteliğinin oluşturduğunu iddia etmemiştir. “Üstün ırk” palavralarına da Türk milliyetçiliği tarihinde hiçbir zaman prim verilmemiştir. Türk milletini ortak soy bilincine dayanan sosyokültürel bir birliktelik şuuru ile tarif eden öncü Türk bilgelerine şükran borcumuz vardır. Bu bilgeler arasında sıralayabileceğim -Ziya Gökalp’ten Erol Güngör’e kadar- onlarca isim vardır.

Türk milliyetçiliği tarihinde tartışılmaz bir yeri olan Nejdet Sançar başkanlığında kurulan Türk Milliyetçiler   Birliği’nin ilk bildirisindeki ilgili sadece şu satırlar bile Türk milliyetçilerinin ırkçı olamayacağının bir kanıtıdır:

“…Soyları ile övünç duyan Türkleri, yakın yıllarda dünyanın bazı ülkelerinde görülen ve başka milletler üzerinde hâkimiyet iddiası şeklinde tecelli eden siyasî ve emperyalist ırkçılık ile suçlamaya yeltenmek, sadece gülünçtür. Türk milliyetçiliğinin ne emperyalist siyasî ırkçılıkla, ne de milliyeti kafatası ölçüleri veya kan tahlilleri ile tayine çalışan bilimdışı zihniyetle bir ilgisi vardır.” [3]

Türk milliyetçilerinin 47 yıl önceki görüşü bu kadar net iken ve bu net yaklaşımı yansıtan bildirinin altındaki imzalardan birisi kardeşi Hüseyin Nihal Atsız ile birlikte hayatı boyunca ırkçılık ile suçlanmış Nejdet Sançar iken Türk milliyetçilerini hâlâ ırkçılık ile suçlayanlara yazımın sonunda bir çağrım olacak. (Bkz. Dipnot:6)

Türk milliyetçilerini ırkçılık ile suçlayanların ilk sarıldıkları isim olan Hüseyin Nihal Atsız’ın Osmanlı’ya yaklaşımına bakan birisi kendisinin ırkçı sayılmaktan ne kadar uzak olacağını görür. Atsız’ın genetik tablosu, hanedâna girmiş olan yabancı soylu haseki sultanlar nedeniyle, Türklük yönünden hayli karışık olan Deli İbrahim’i dahi “Osmanlı’dır” diye savunan tavrını insaf ehlinin dikkatine sunarım.

Özetleyecek Olursam…

Son iki yazımda Kur’an-ı Kerim’deki etnik farklılıklara işarete den ayetlerden insan gen haritasına; Hz. İbrahim’den Mehmed Âkif’e kadar kadar geniş bir alanda gezindiğim son iki yazımdaki ana esasları, satırbaşları şeklinde özetlersem okur için yararlı olacaktır:

* İnsanların biyolojik, genetik, etnik yönden farklılaşması Allah’ın bir takdiridir.

* Allah nezdinden insanların üstünlüğü mensub oldukları ırk, kabile, kavime (özetle gen haritasına) değil amellerinin Allah katındaki karşılığına (takvâ) bağlıdır.

* Kur’an-ı Kerim’deki millet -ve bu bağlamda İbrahim milleti- kavramı, genel olarak herhangi bir inanç ortaklığı gösteren insan topluluklarını gösterir. Modern anlamdaki ‘ulus’ (=yabancı dillerde nation) kavramı ile ilgisi yoktur. Bu bağlamda bir Türk milleti yerine ikâme edilebilecek bir  “İslam milleti” de sözkonusu değildir.

* Türk milliyetçileri tarihin hiçbir döneminde –asla genelleştirilemeyecek istisnalar hariç-  ırkçılık anlayışında olmamışlar; milliyetçiliklerini ortak kültürel ve ülküler etrafında birleşme gibi soyut bir bağlılık ile tarif etmişlerdir.

* Genetik ilminin bugün ulaştığı düzeyde ırkçılık yapmak isteyen birisi var ise, bugün artık komik hale gelmiş olana kan grubu tayini, kafatası ölçümü ölçeğinde değil, gen haritalaması ile yapılacak kromozom analizi ile ırkçılık iddiasına başlamalıdır. (Bu kromozom analizinin sonuçları konusunda bir tıp doktoru olarak ilgilisini karşılaşması pek muhtemel sürprizlerin yol açacağı şoklar konusunda uyarmalıyım.)

“Milletinin Adını Söyle ve –Hattâ- Gen Haritanı da Yanında Getir!…”

Bu ilmi yönden itiraz edilemeyecek esasları -tekrar altını çizerek- sıraladıktan sonra okurlara birkaç tavsiyem olacak:

* Bundan böyle, “Aziz Milletimiz” diye söze başlayan birisine derhal: “Muhterem, bahsettiğiniz ‘aziz millet’in etnogenetik yapısı nedir?” diye sormaktan çekinmeyiniz!…

* Kur’an-ı Kerim’deki “millet-i İbrahim” kullanımı ardından Türk kavminden olmak hassasiyeti taşıyan bütün müminlere “ırkçı” diye kılıç sallayan ‘yiğit mücahidler’, bakalım Hz. İbrahim (a.s.)’ın kökeni olarak kabul edilen Sümerlerin [4]  üzerinden beşbin koca yıl (ya da elli asır) geçmiş genetik kodlarının mirasçısı olduklarını da söyleyebilecekler mi? Bunu ısrarla sorunuz.

* Mehmed Akif’in genetik kodlarını ‘çürük’ etnografik tezlerine dayanak yapmak isteyenler, O’nu mensubiyeti ile gurur duyduğu Türk milletinden kopartmak isteyenlerbaşta olmak üzere, Türklüğün genetik mirasına dil uzatan birisiyle  karşılaşırsanız, -soracağınız kibar sorular ile- kendi genetik kodlarını akıllarına getirtin. (Bir yanıt için ağızlarını açabileceklerini hiç ama hiç zannetmiyorum! Dileyen denesin…)

Son Söz 

“Ne mutlu Türk’üm diyene…” sözünü bu ülkede işitmeyen/tartışmayan kalmamıştır; dağlara taşlara yazdınız da ne oldu? diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den[5] çalıştığı okulun duvarında yazılı pirinçten harflerini hergün silen  küçük kızımın okulundaki kapıcıya kadar…

Ancak bu dört kelimenin ardında yatan muhteşem gerçeği örtmek, gönüllerden kaçırmak derdiyle genetik ilminin verilerine hâkim olmadan konuşan, her kim ise boşuna konuşur, boşuna konuşmuştur; boşuna tartışır, boşuna tartışmıştır.

Son olarak “Ne mutlu Türk’üm diyene…”  sözünü tartışan herkese -ama bu yazıda isimleri geçmiş veya geçmemiş herkese- bir çağrım var:

Var mısınız 199 Euro test bedelini ödeyip genetik haritanızın etnik kodlarını çözdürmeğe: Bu hizmeti veren laboratuarlar[6] dünyanın her yerinden sipariş alıyorlar. Test örneğinizin ilgili laboratuvara ulaştırılmasında size yardımcı olabilirim; bu aracılık hizmeti için de sizden bir Cent bile istemem…

Var mısınız?

————————————————————–
İletişim: atahayati@gmail.com

[1] Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi Genetik Bölümü’nün hazırladığı “Anadolu’nun Genetik Profili”araştırmasının sonuçları veriliyor. Sözkonusu araştırmada 79’u İstanbul’dan geri kalanı dengeli dağılımla Türkiye’deki 95 farklı il ve ilçe merkezinden örneklenen 523 kişinin genetik haritasından hareketle bir sonuca gidilmiştir. Bu sadece 523 kişilik örneklemin dünyanın hemen her bölgesinden asırlardır göç alan Anadolu’da yaşayan insanları genetik olarak temsil ihtimali çok zayıf olmakla birlikte, yine de bir izlenim edinilebilir.Araştırmanın en zayıf noktası olan bu durum dikkate alınmadan Türkler’in genetik kodları hakkında yorum yapabilmek mümkün değildir.
Stanford araştırmasının ayrıntıları için Bkz. Excavating Y-chromosome haplotype strata in Anatolia,http://www.springerlink.com/content/q884mpdr929yuye0/fulltext.html
Bu bilgiye dayalı bir haber:  Anadolu’nun genleri dünya haritası gibi, Radikal,  26.08.2009.
Anadolu’da yaşayan Türklerin gen haritası çıkarıldı. Anadolu’daki Türk ırkı 12 farklı gen taşıyor.
ABD’deki Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi Genetik Bölümü’nün 2003 yılında başlayan araştırması, Anadolu’da yaşayan insanların dünyanın farklı bölgelerine ait 12 farklı gen taşıdığını ve Anadolu’nun dünyanın en çeşitli gen yapısına sahip bölgelerinden biri olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre, Anadolu insanı, asırlar boyu devam eden nüfus hareketlenmelerinin de katkısı ile Orta Asya’dan Balkanlar’a, Kafkaslar’dan Kuzey Afrika’ya, Sibirya’dan Finlandiya’ya kadar çok farklı genetik mirasları taşımaktadır.
Stanford araştırmasını yapan isimlerden İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü eski Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, araştırmada insanın genetik köklerinde hiç değişmeyen iki örneği yani anneden çocuklarına geçen mitokondriyal DNA ve babadan erkek çocuklarına geçen Y Kromozomunun incelendiğini söyledi.
523 kişilik örnekleme grubunda yapılan araştırma ile Anadolu’da yaşayan toplulukların taşıdığı genler ve oranlarının saptnamasının istatistikî olarak anlamlı olup olmadığını sorduğum bir biyoistatistik uzmanı akademisyen, böylesi bir örneklemin hata ihtimalinin kabul edilir orandaki standard sapmanın çok ötesine savrulacağını belirtti. Bunun özeti; 523 kişilik bir örnekleme bakılarak Türkiye’nin gen dağılımı hakkında konuşmanın istatistiki olarak anlamsız olduğudur. Bahsedilen araştırmanın ayrıntıları için bkz.
[2]http://www.tdk.gov.tr/TR/Genel/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED947CDE&Kelime=Millet
[3] Türkiye Milliyetçiler Birliği’nin Tüzüğü, Çalışma Programları ve İlk Bildirisi, Mars Matbaası -1964, s.25.
[4] Hz. İbrahim’in etnik olarak Güney Afganistan -veya Keşmir- halklarından olduğuna ilişkin ve ismi ile Brahman kelimesi arasında etimolojik ilişik kurulmasına dayanan iddialar da vardır. Bkz. Gene D. Matlock, Who Was Abraham? http://viewzone.com/abraham.html

[5] Bugün Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül, 1993 yılında Refah Partisi Milletvekili sıfatıyla 19 Aralık 1993’te, “Türkiye Gönüllü Kültür Teşekkülleri 3’üncü İstişare Toplantısı”nda aynen şöyle demiştir: “Ne mutlu Türküm diyene” lafını tutup her yere yaza yaza ve bunu özellikle hiç olmayacak yerlere yaza yaza, Türkiye aslında ilkel bir hale dönmüştür.”
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haberdetay.php?hit=788
[6] Meraklısına: Artık kafatası ölçümü/kan grubu vb. ilkel yöntemler çağdışı kaldı. Binlerce yıl öncesine kadar atalarınızın genetik mirasını inceleyen ve soyağacınızdaki genetik mirası kesin olarak veren DNA Testi’ni 199 €uro test ücreti ile, her şey dahil olarak yapan bu laboratuarlardan birisi için bkz:,  http://www.nimblediagnostics.eu/CC25759E002852C8/home/anc
[Etnik(!) nedenlerle Türkçesini anlayamayacak olanlara bir de böyle sunalım:
Ancestry DNA Testing, Using the latest advances in genetic research from thousands of scientists worldwide we are now able to test specific areas of your DNA to give us a fascinating insight into your ancestry. Our DNA ancestry tests have the ability to determine not only your ancestral origins but also how your ancestral group has migrated and developed over the past 150,000 years.] [Son iki yazımdaki genetik terminolojinin anlaşılması için okurun, asgari lise düzeyinde bir biyoloji/genetik bilgisine sahip olduğu varsayılmıştır.]  

Hakkında editor

Yoruma kapalı.

Yukarı Kaydır