Örgüt Kültürü Açısından Siyasi Partiler
Örnek: MHP Yapılanması-1-
Dr. Hayati BİCE
12 Haziran 2011 seçimleri sonrasında MHP’nin aldığı sonuç hakkındaki yorumlar ilgi çekiyor. Seçim sonuçlarının MHP Genel Merkezi’nce nasıl değerlendirildiği, nasıl analiz edildiği, başarı veya başarısızlık nedenleri hakkında bir özeleştiri yapıldı mı; bilemiyorum. Seçim sonrasının sıcak saatlerinde yapılan zevahiri kurtarmaya yönelik ‘utangaç’ açıklamaların ülkücü kamuoyunu tatmin etmekten uzak olduğunu tartışmak bile gereksiz.
MHP’ye yönelik sağlıklı bir muhasebe; yapıcı bir eleştiri yapılması için bir örgüt olarak MHP’nin 40 yılı aşan tarihinden hareketle bir analiz yapılmasına zemin oluşturması için bu satırları yazıyorum. Öncelikle MHP örgüt kültürünün temel niteliklerini ele aldıktan sonra bu kültürün aksayan taraflarının rehabilite -veya restore- edilmesi gereken unsurlarını tartışmaya açılmalıdır. Ancak bu şekilde yola çıkılarak sonuçta MHP geleneğine pozitif bir katkıda bulunulması mümkün olur ki, bu yazımın hedefi de odur.
Siyasi Partiler ve Örgüt Kültürünü Üretmek
Siyasi parti yapılanmalarını siyasi hedeflerinden bağımsız olarak birer örgüt olarak değerlendirmek uygundur. Örgütün sözkonusu olduğu bir yerde de zaman o örgüte ruh veren bir örgüt kültürü teşekkül edecektir. Bu değerlendirme ışığında Türkiye’de yakın tarihimizde “siyasi parti“ olarak örgütlenmiş organizasyonlar ele alındığında ilginç sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bu açıdan MHP için de siyaset planında ortaya çıktığı 1969 yılından bu yana geçen 42 yıllık süreçte oluşmuş bir örgüt kültüründen söz edilebilmesi mümkündür.
Örgüt kültürünü şekillendiren unsurlar bir arada, etkileşim içerisinde bir tablo oluşturur. Örgüt ya da kurum olarak tanımlanabilecek her yapı ele alındığında aşağıdaki unsurlardan hiç değilse birkaçını bu yapılanmada bulabilmek mümkündür.
Bu kültür yola çıkıldığında önceden ana hatlarıyla hedeflense bile gerçek niteliğini ancak zaman içerisinde interaktif bir şekilde; diyalektik ilişkilerin toplamı olarak ortaya çıkar. Doğal akışın oluşturduğu örgüt kültürüne sahip olan siyasi organizasyonlar, kendi kültürlerini oluşturan unsurları detayları ile belirleyip bunu örgüt mensuplarına benimsetmek ve üyelerinden ve sempatizanlarından başlayarak giderek toplum içerisinde yaymak yolunu izlemelidirler.
Tarih içerisinde başarılı oldukları kayda girmiş örnekleri model olarak alan bazı örgütler, örgüt kültürünün esas unsurlarını sentetik olarak üreterek daha sağlam bir örgüt yapısı oluşturmaya çalışmışlardır. Bugün de hangi hedefe yönelik olursa olsun bir örgüt yapısı altında bir araya gelen topluluklar, organizasyonlarının hedefe varmasını sağlamak üzere örgütün toplumdaki etkisini derinleştirmek için aynı yöntemi kullanmak zorundadır.
Türkiye’deki bütün siyasi organizasyonları örgüt kültürleri temelinde incelemek ve birbirleri ile kıyaslamak mümkün ise de burada böylesi bir hacimli çalışma hedeflenmemiştir. Yakın dönem Türk siyasi tarihinde “örgütlülük“ ve “özgün örgüt kültürü“ açısından ciddi bir birikim arz eden MHP örgüt kültürünü teşkil eden unsurlar noktasından hareketle “örnek vaka“ olarak değerlendirilecektir. MHP özelinde Siyasi Türk Milliyetçiliği örgütlenmesi örgüt kültürü açısından ele alınarak tarih boyunca geliştirilmiş etkin örnekler esas alınarak bir örgütün kültürünü teşkil eden unsurlar, MHP örneğinde analiz edilerek yorumlanacaktır.
MHP’nin örgüt kültürünü teşkil eden faktörlerin başlıcaları – Tarihi, Kahramanları, Fiziki çevresi ve Sembolleri, Özgün İnançlar, Değerler ve Varsayımlar, Özgün Dil ve Terminoloji, Örgütiçi Davranış ve Tavırlar, Tören ve Ritüeller, Örgüt Kültürünün Teşekkülü ve Lider- tek tek başlıklar halindeincelenmiştir.
A- MHP Örneğinde Örgüt Tarihi
Bir örgütün kültürü örgüt tarihinin bir ürünü olarak tarihi süreç içerisinde oluştuğundan, o örgütün tarihi dikkate alınmaksızın tam olarak anlaşılamaz. Örgüt kültürü durağan bir yapı olmayıp değişken bir nitelik taşıdığı için örgüt kültürünün ileride gelebileceği noktayı öngörebilmek için de örgüt tarihini bilmek bir zorunluluk olmaktadır.
MHP’nin örgüt tarihini “efsanevi lideri“ Alparslan Türkeş’in parti genel başkanlığına seçildiği tarihten başlatmak pratik bir yöntem olacaktır. Alparslan Türkeş’in parti genel başkanlığına seçilmesinden önce de değişik siyasi organizasyonların “siyasi milliyetçilik“ çalışmaları olmuşsa da Türk milliyetçiliği akımın siyaset sahnesinde bir ekol olarak yer almasını bu tarih ile irtibatlandırmak mümkündür. 1969 yılından bugüne kadar geçen sürede MHP’nin katıldığı seçimler; sergilediği siyasi performans ve oluşturduğu kadrolar siyasi Türk milliyetçiliğinin ana damarını oluşturmuştur. Yaklaşık 42 yıllık MHP tarihini bazı önemli tarihi olaylarla irtibatlı olarak 3 dönemde incelemek yararlı olacaktır:
1. 1969-1980 dönemi : Bu dönem Alparslan Türkeş’in parti genel başkanlığına seçilmesinden 12 Eylül 1980 tarihli askeri darbe dönemine kadar sürer. Bu süreci içerisinde MHP örgütünde ve politikalarında gözlenen değişimler pragmatik bazı hesaplar ile ilgili olduğu için göz ardı edilebilir. Bu dönem MHP’nin örgüt kültürünün temellerinin atıldığı ve kısmen de şekillendiği bir dönem olduğu için özellikle incelenmelidir. MHP’nin TBMM’de temsil edildiği ve koalisyon ortağı olarak hükümet çalışmalarına fiilen ilk kez katıldığı bir dönem olması yönüyle önemlidir.
2. 1980-1997 dönemi : Bu dönemde MHP’nin bir süre hukuki sorunlar nedeniyle “siyasi“ faaliyetlerine ara vermesi söz konusu olmuştur. Ancak informal faaaliyetler devam etmiştir. Bu dönemde Alparslan Türkeş’in tutukluluğu ardından siyasi haklarına kavuşması ; MHP’nin yeniden TBMM’de temsili ve nihayet 4 Nisan 1997’de vefatı gibi önemli köşetaşları yer alır. Bu dönemi bir “arakesit“ olarak Türk milliyetçiliği siyasi hareketinin “rehabilitasyon evresi“ olarak değerlendirmek gerçekçi olacaktır.
3. 1997- (bugün) ….. : Devlet Bahçeli dönemi : Alparslan Türkeş’in vefatı sonrasında 6 Temmuz 1997 tarihinde MHP Genel Başkanlığı’na Dr. Devlet Bahçeli’nin seçilmesi ile başlayan bu dönem MHP’nin “tarihinde kaydettiği en büyük seçim başarısı“yla TBMM’de temsil edilmesi ve koalisyon hükümetinin önemli bir bileşeni olarak “devlette icra deneyimi“ yaşaması ile önemli tecrübelerin yaşandığı bir evredir. Günümüze kadar devam eden bu evrede MHP çizgisinde ağırlığını hissettiren olgu MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin fikir ve stratejileri olmuştur. Bu dönemin ideolojik olarak en dikkat çekici yönü, MHP kitlesinin daha önce hemen hiç tanışmadığı “küreselleşme ve yerellik“ ; “etnogenetik milliyetçilik ilesosyokültürel milliyetçilik arasındaki farklar“, “ABD öncülüğündeki yeni sömürgeciliğe karşı küresel direnç odakları ile ittifak“ gibi teorik konuların Bahçeli tarafından gündeme getirilmesidir.
MHP Genel Başkanı seçildiğinden bu yana geçen tam 14 yıllık süre MHP tarihindeki Bahçeli döneminin artı ve eksileriyle değerlendirilmesi için yeterince uzun bir süredir. Liderin açıklamalarına yansıyan bu teorik konulardaki derinleşmenin bırakın MHP’nin taşra örgütlerinde paylaşılmasını MHP Genel Merkezi’nde oturan ünvanlı isimler tarafından dahi anlaşılıp benimsendiğini söylemek hayâldir.
Bahçeli’nin MHP yapılanmasına getirdiği olumlu teorik katkılar yanında dikkate alınması gereken ve bir siyasi partinin toplum ile iletişiminin sağlıklı yürütülmesi açısından önem taşıyan bir olumsuz bir durum ise Bahçeli döneminde etkin bir halkla ilişkiler stratejisi geliştirilmesi, ideolojik bir parti olan MHP’nin tezlerinin topluma yansıtılması için gerekli olan basın-yayın-enformasyon kanallarının kurulup işletilmesinde yetersiz kalınmasıdır.
Bunun en somut örneği Türkiye’de hemen her siyasi akımın tezlerini halkın tamamına iletmek ve propagandasını yapmak üzere organize edilmiş bir TV kanalı olmasına rağmen MHP tezlerinin halka yansıtılmasını sağlayacak bir TV yayıncılığının profesyonel anlamda organize edilememiş olmasıdır. Aynı eleştiri bugün kitle iletişiminin önemli bir kanalı haline gelmiş olan internet haberciliği ve internet medyası alanında da sözkonusudur. [1]
B- MHP Örneğinde Örgüt Kahramanları :
Bir “toplum birimi” olarak örgütler bir yandan kendi “özel tarih”lerini oluştururken kendi “özgün kahraman”larını da ortaya çıkartarak ilerler.
40 yıllık MHP tarihinde yaşanan deneyimler; acı-tatlı olaylar ve özellikle 12 Eylül öncesi “milliyetçi hareket”in maruz kaldığı “şiddet” kahramanlar yönünden MHP tarihine acı dolu sayfalar ve bir o kadar da silinmez izler bırakmıştır. MHP örgüt kültürünün kahramanları olarak bir liste yapmak gerekse bu listeye yazılması gereken binlerce ismi bilinen kişi yanında onbinlerce isimleri bilinmeyen “adsız kahramanlar”ı da hatırlamak gerekecektir. Bir fikir vermesi için yine de bazı isimleri vermek gerekirse başta Alparslan Türkeş olmak üzere Dündar Taşer, Gün Sazak gibi “devlet adamları” ; H. Nihal Atsız; S. Ahmed Arvasigibi “fikir öncüleri”, Dursun Önkuzu, Yusuf İmamoğlu gibi ilklerinden Mustafa Pehlivanoğlu gibi idam sehpasında can verenleri de dahil binlerce sayıları ile “ülkücü şehidler” mutlaka hatırlanan isimlerdir.
Kahramanlar, örgüt içerisindeki bireyleri etkilemekte tartışılmaz bir motivasyon gücü teşkil ederler. Her bir MHP’li için siyasi önder olarak Başbuğ Türkeş; devlet adamlığı için Gün Sazak; bilim adamı olarak Erol Güngör birer örnek teşkil ederler.
Fikir ve teoriye katkıları ile öne çıkan örgüt kahramanları ise örgütün kültürel değerlerinin belirlenmesinde ve örgüte olan bağlılık duygusunun geliştirilip korunmasında etkili olmuşlardır. Bu açıdan Türk milliyetçiliği bilincinin derinleşmesi yönünden “Bozkurtlar” romanının yazarı H. Nihal Atsız’ın; MHP örgüt kültürünün ahlaki normlarının geliştirilmesi açısından “Türk-İslam Ülküsü” kitabının yazarı S. Ahmed Arvasi’nin MHP için çok değerli katkıları olduğu bilinen bir gerçektir.
C- MHP Örneğinde Örgütün Fiziki çevresi ve Sembolleri
Örgütün kültürel çevresini oluşturan unsurlardan birisi de fiziki ve maddi nesnelerdir. Bunlar örgütün ‘Genel Merkez’ binası, il ve ilçe merkez binaları, binaların mimarisi, örgütün tanıtım nesneleri (amblem; tabela vb.) olabileceği gibi örgüt belgeleri; raporlar, demirbaşlar ve dekorasyonda kullanılan her türden araç-gereç de olabilir. Örgütteki ofis alanlarının nasıl kullanıldığı, tercih edilen mobilyalar, örgüt personelinin giyim kuralları gibi fonksiyonel unsurlar da fiziki çerçevenin birer parçasını oluşturur. Son yıllarda ofis işlevlerinde önemli bir yer tutmağa başlayan bilişim teknolojisi unsurları olan bilgisayarlar; iletişim araçları da fiziki çerçeveyi oluşturan önemli birer unsur haline dönüşmüşlerdir.
Örgütte kullanılan bilişim teknolojilerinin kalitesi ve bu çerçevede kullanılan yazılımlar, örgüt adına oluşturulan internet siteleri örgütteki teknolojik çevrenin bir göstergesidir. Siyasi bir örgüt olarak MHP’nin resmî websitesi ve ideolojik olarak paralel konumda yer alan internet siteleri de toplum ile ilişkilerin önemli bir kanalı olarak son yıllarda önem kazanmış durumdadır.
a. MHP Genel Merkezi ve Örgüt Kimliğine Katkısı
Günümüzde bir şirketin merkez ofisinin fiziki görünümü bile önem kazanmıştır. Bir kurum binasının mimarisi sanıldığından daha fazla öneme sahiptir. Örgüt binasının mimari tarzı ve iç dizaynı gerek örgüt çalışanların gerekse hangi nedenle olursa olsun örgüt merkezine gelenlerin davranışlarını etkilemektedir. Örgüt binasının mimari özellikleri, örgütün stratejik tarzını gösteren bir sembol olarak kullanılabilir.
Bu açıdan bakıldığında MHP diğer hiçbir parti ile kıyaslanamayacak kadar nitelikli bir Genel Merkezi binasına sahiptir. [2] MHP Genel Merkez Binası’nın mimarı Ahmet Vefik Alp’in ve iç dekorasyonunu planlayanların yaptığı tercihler MHP Genel Merkez Binası’na örgüt kültürü yönünden mutlaka değerlendirilmesi gereken özellikler kazandırmıştır. MHP tarihinde daha önce “Genel Merkez” binası olarak kullanılmış mekânları tanıyan örgüt mensupları MHP Genel Merkez Binası’nın daha kapısından girdiklerinde bir özgüven duygusu yaşamalıdırlar.
Binanın modern yapısı yanından Türk-İslam mimarisinden ilham alınan ayrıntıların ustalıkla kaynaştırılmış olması dikkat çekicidir. MHP Genel Merkezi önünde 12 Eylül 2006 günü yapılan törenle sergilenmeğe başlanan Orhun Abideleri’nin birebir kopyaları MHP Genel Merkezi’ne gelenleri hiçbir parti için olamayacağı kadar tarihin derinliklerinden 1300 yıl öncesinden selamlamaktadır. MHP Genel Merkezi’ne yolu düşen herhangi bir – sıradan – MHP üyesinin bile Orhun Abideleri’nden biraz haberi var ise Türk tarihinin omuzlarına yüklediği sorumluk ve görev bilinci kadar görkemli bir övünç ile dolacağı kesindir. Bu inanç ve tarihin derinliklerine uzanan mensubiyet şuurunun bir örgüt için ne derecede önemli olduğu hiç bir izaha gerek duyulmayacak kadar açıktır. [3]
MHP fikri yapılanmasında önemli olan İslami unsurları temsilen bina içerisine “önemli bir unsur olarak yerleştirilen mescid” nezih bir mekân olarak dikkat çekmektedir. MHP Genel Merkezi’nde bir kütüphane teşkili de düşünülmüşse de bu kütüphanenin ne derecede kullanılır olduğu meçhuldür.
MHP binasının tek başına bir anlam taşımadığını, içinin boş olması halinde hiçbir faydası olamayacağını söyleyenler de oldukça fazla sayıdadır. MHP Genel Merkez yönetiminde ortaya çıkan zafiyet sonrası daha da güçlenen muhalif sesler, MHP’deki mescidin fonksiyonel hale getirilmesi konusunda üzerilerine düşen görevi yerine getirmedikleri takdirde eleştirileri yıkıcı bir kampanyanın aleti olmaktan öteye gitmez. [4]
b. MHP Binalarındaki Maddi Nesneler
Örgüt binalarının şekli nitelikleri ve bu niteliklerdeki değişiklikler çoğunlukla örgüt kültüründeki ayrıntıları da ele verir. Önemli markaların tüm Türkiye’ye yayılmış mağaza zincirlerinde standard mağaza dekorasyonu ve tabela tarzları geliştirmeleri bunun tipik birer örneğidir. Parti örgütleri de tüm Türkiye’deki temsilciliklerinde benzeri bir fiziki yapılanma sergilemek durumundadır. Parti temsilciliklerindeki tabela tutun da birim temsilcisinin odasında duvarda asılı bulundurulan çerçevelere kadar her şey bu kapsamda değerlendirilmelidir.
c. MHP Parti Amblemi
Örgüt sembolleri, örgüt için özel ve farklı anlam taşıyan nesneler; biçim, söz, ya da eylemler olabilir. Bir ticari kurum sözkonusu ise “logo” ve kullanılan kurumla özdeşleştirilmiş özel renkler en çok dikkat çeken sembollerdendir. Bir parti için de her türlü basılı malzemede özel amblemin ve özel bir rengin tercihi örgüt kültürü yönünden özellik kazandırır. Bu açıdan bakıldığında siyasi partilerde örgüt kültürünü oluşturan maddi nesnelerden önemli biri de “parti amblemi”dir.
1969 yılında yapılan tarihî kongre sürecinde MHP için amblem olarak seçilen “Üç hilâl” bir yandan Osmanlı tarihinin kök sembollerinden birisi olarak hem de 40 yıllık MHP birikiminin bir özeti olarak tek başına çok önemli bir misyon ifa etmektedir. MHP “parti amblemi“nin tarihi çağrışımları, sadeliği ve hatırlanabilirliği ile hemen öne çıktığı görülmektedir. [5]
d. MHP Resmî (Kurumsal) Websitesi
MHP’nin kamuoyuna açılan yüzlerinden birisi -ve belki de son yıllarda en önemlisi- haline gelen kurumsal nitelikteki websitesi mhp.org.tr adresinden yayınlanmaktadır. MHP websitesinin estetik ve içerik olarak eleştirilmesi bu yazının ana hedeflerinden birisi olmadığı için ilgili okurları verilen adrese yönlendirmekle yetinmek isterim. [6]
(Devam edecek)
———————————–
İletişim: atahayati@gmail.com
[1] Gülen cemaatinin STV’den ZAMAN gazetesine bir medya devi haline dönüşmesi sürecini son 10 yılın tarihini bilen herkes hatırlar. Doğu Perinçek’in Ulusal Kanal, BTP lideri Haydar Baş’ın Mesaj-Meltem TV örnekleri de hatırlanmalıdır. Başarısız ATA-TV deneyi yanında uydu üzerinden yayın yapan Bengütürk-TV’nin etkinliği hiçbir ülkücünün memnun olabileceği bir nitelik arz etmemektedir.
[2] MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeni genel merkez binasına taşınılırken yaptığı önemli konuşma bu gururu yansıtır. Yeni Genel Merkez binasına taşınıldıktan 3 ay kadar sonraki ziyaretimde “hayırlı olsun” dileklerime cevaben Bahçeli, kısa süre önce toplu olarak MHP Genel Merkezi’ni ziyaret eden Türk Cumhuriyetleri büyükelçilerinin MHP için iyi dileklerini büyük bir memnuniyetle aktardıktan sonra : “Bu Genel Merkez binası benim MHP’ye yaptığım en önemli hizmetlerden birisi olarak kabul edilmelidir.” demişti. Daha sonra AKP ve CHP de görkemli genel merkez binalarına taşındı. Bahçeli’nin 29 Mayıs 2004 tarihli MHP Genel Merkez Açılışı konuşması için bakınız: http://www.mhp.org.tr/gbk.php?content=160&cat=15
[3] MHP Genel Merkezi önüne 12 Eylül 2006 günü yapılan törenle yerleştirilen Orhun Abideleri’nin sergilenmeğe başladığı gün yaptığı konuşma ile MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli şunları söylemiştir: “…Önünde bulunduğumuz bu üç kutlu âbide, aradan geçen 13 asra yaklaşan zamana rağmen anlamını koruyarak, Türk’ün tarih sahnesine kendi adı ile ve kendi alfabesi ile damgasını vurduğu ilk vesikadır… Bu, aslına sadık kalarak, aynı ebad ve görünümde yapılan ve dünyada benzerleri olmayan üç âbidenin orjinalleri, Ankara’dan tam 5600 km ötede, ata toprağımız Orhun Vadisi ve Ötüken kıyısında sonsuza kadar seslenmeye devam edecektir. … Bu tarihi âbidelerden Kültigin yazıtı 1274, Bilge Kağan anıtı 1271 ve Bilge Tonyukuk Anıtı ise 1286 yıl önce ebediyete kadar kalmak üzere büyük Türk milletinin şerefine emanet edilmiştir. Türk tarihin çok onurlu bir sayfasını aralayan Bilge Kağan’ın “Türk, Oğuz beyleri, milleti işit.” Çağrısı, babadan oğla, dededen toruna geçerek yüzyılları aşabilmiştir. Tarih boyunca dara düştüğümüz, sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda buhran yaşadığımız her dönemde olduğu gibi, günümüzde de milletimizi dünya milletleri arasında yeniden şerefli mevkisine çıkartacak milli sır, Orhun’dan günümüze gelerek karşımızda dimdik duran bu ölümsüz mesajlarda gizlidir. … Bilge Kağan’ın, âbidenin kuzey yüzünde, diktirdiği kitabenin maksadını açıklarken sarfettiği “Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine burda vurdum. Her ne sözüm varsa ebedî taşa vurdum. Ona bakarak bilin.” sözleri Türk milletinin yaşama ya da yok olma arasındaki eşsiz tecrübelerinin uyarısıdır. … Kültigin Anıtında “Tanrı bağışlasın, devletim var olduğu için, kısmetim var olduğu için, ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli, fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım.” ifadeleri bunun kanıtıdır. Bu yüksek sorumluluk taşıyan sözler, yönettiği büyük milletin gücünden ve kimliğinden habersiz, ömrünü basit ve günlük çekişmeler ile dolduran, kişisel ikballerinin peşinde koşan ilkesiz ve iki yüzlü yöneticilere de tarihi bir ders niteliğindedir…”
[4] MHP Genel Merkezi’ni ziyaretlerimde hemen daima hiç değilse bir vakit namazını kılmaya özen gösterdiğim mescidin tenhalığı hep gönlüme dokunmuştur. Yaklaşık 200 kişinin günlük mesai için ve ziyaret maksadı ile bulunduğu bir mekândaki mescidin daha fonksiyonel olması beklenir.